31 Mayıs 2012 Perşembe

BURSALI BLOGGERLAR BULUŞTU....



Her ne kadar kendime blogger demek haksızlık gibi gelse de (performansıma bakarak  daha çok blog reader yada blog follower bana daha çok uygun gibi)   bu toplantıya katılma kararını alarak azimle işten izin aldım. Biraz çekinerek, merakla  dün buluşma yerine gittim.  Garson bana birini mi aradınız dediğinde ne diyeceğimi bilemedim ama o bana yazarlar buluşması için mi geldiniz değince hoşuma bitmedi desem yalan olur.  Ben ve yazarlık... ( Hiç unutmam Orta 1. sınıfta ilk sınavım kompozisyondu ben 10 üzerinden 4 alarak şok olmuştum  hey gidi günler hey....)

Çekinerek gitdiğim buluşmada harika insanlarla tanıştım.   Bol muhabbet ve  kahkaha eşliğinde geçti buluşmamız. Çok keyif aldım zamanın nasıl geçtiğini anlıyamadım. Umarım en kısa zamanda tekrarlayabiliriz.  Bana haber veren Semra(Smilena)'ya çok teşekkür ediyorum.  Kimler vardı derseniz;

http://kitananinguncesi.blogspot.com

http://denizinyildiz.blogspot.com/

http://www.ebygale.blogspot.com

http://smilena-smilena.blogspot.com

http://www.mutlueller.com

http://annemineli.blogspot.com

http://asortik.blogspot.com

http://www.hobizu.com

http://estasarimelif.blogspot.com

http://sihirliparmaklarr.blogspot.com

http://dilekkmutfakta.blogspot.com

http://aklimdangecenlermidemedusenler.blogspot.com


http://elifinelizi.blogspot.com

http://supercellma.blogspot.com

http://rujbutik.wordpress.com

http://incisi.blogspot.com

http://nikkenhobi.blogspot.com


30 Mayıs 2012 Çarşamba

PAYLAŞIM:  Acele Karar Vermeyin


Üye olduğum sitelerden birinden geldi bu yazı.  Hoşuma gitti paylaşayım dedim: 

"Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış…Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. “Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı” dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: “Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler…İhtiyar: “Karar vermek için acele etmeyin” demiş.”Sadece at kayıp” deyin, “Çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.” Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş…Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler.”Babalık” demişler, “Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var..” “Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?” Köylüler bu defa açıkçn ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden “Bu herif sahiden gerzek” diye geçirmişler…Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeyeçalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara.”Bir kez daha haklı çıktın” demişler. “Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler. İhtiyar “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş.”O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı.Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.” Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler… “Gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer…” “Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar. “Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde..Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şnssızlık olduğunu sadece Allah biliyor.”

Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış:


“Acele karar vermeyin.Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.Buna rağmen akıl,insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar.Bir kapı kapanırken, başkası açılır.Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”"

( Yazar : Lao Tzu )
Yazının Orjinali:  http://www.insankaynaklarim.net/acele-karar-vermeyin/



11 Mayıs 2012 Cuma

HERKESİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN

Tün annelerin, anne adaylarının anneler gününü şimdiden kutlamak istedim.  İnsan anne olunca annesinin, annelerin kıymetini daha çok anlıyor..... 

9 Mayıs 2012 Çarşamba

SERENAD



Bu kitapla bir arkadaşımın tavsiyesi ile tanıştım.  Şimdiye kadar Zülfü Livaneli'nin eserlerini okumamıştım.  Bu gidişe Livaneli müptelası olacağım.  Beni benden aldı  2 günde bitirdim kitabı, bırakamadım elimden.
Zülfi Livanelinin inanılmaz yorumu,tespitleri, kullandığı  akıcı dil bu kitabı başucu kitabı yapmaya aday hale getiriyor.  Herkese şiddetle okumasını tavsiye ediyorum..